Gerede Masaj Salonu Masöz Gizem

Gerede Masaj Salonu

Martinik’te ÅŸimdi çok iyi otellerimiz var ve mademki siz de dünyayı arşınlayan tiplerdensiniz, bayım, bize de bir uÄŸramanız gerekir, çünkü oradaki insanlar, yaÅŸama sevincini hâlâ içlerinde duyuyorlar…” Taksiden inerken okkalı bir bahÅŸiÅŸ verdim, ona doÄŸru eÄŸilerek ÅŸu ÅŸarkıyı mırıldandım: Elveda eski pamuklular, elveda ipekli fularlar… Hepimiz iyidir bizde. Nereye gidiyorsunuz?” Ve ardımda, yönünü hafifçe sapıtmış bir folklor bırakmış olmanın doyumunu duyumsadım. Kendini kollarımın içinde biraz saklıyordu. Göğsümde artık, yakalanmış kuÅŸ çırpıntılarını duyumsamıyordum. Ondan uzaklaşıyormuÅŸum ÅŸeklinde davranmış olmaktan korktuÄŸumdan, geri çekilmeye cesaret edemiyordum. Bakışları be-mülkileri aradı ve sığınacağım bir ‘ince alay’ bulamadım, tutunacak dalım kalmamıştı. Gerede Masaj Salonu

Gerede Masaj Salonu

 

Laura aÄŸlıyordu. Çevremizde kalın sigarlar, elmaslarla bezenmiÅŸ parmaklar ve İsviçre bankalarının çelik kasalarının saÄŸladığı rahat hava vardı ve bize kınayıcı gözlerle bakıyorlardı, sanki yöneticilere bu sarayın kötü yönetildiÄŸini ve senin gözyaÅŸlarının, Laura, servis merdiveninin yolunu tutması gerektiÄŸini sezdirmek istiyorlardı. Ne yaptım sana, Jacques? Niçin böylesin?” “Sevgilim, sevgilim. Kollarımın arasmda hıçkırıyordun ve hepimiz gözlerini bizlerden kaçırıyordu: görgülü insanoÄŸlu… Gerede Masaj Salonu “Gel Laura, burada aÄŸlama, sadece benim için aÄŸlamanı istiyorum…””fakat konuÅŸ benimle, Jacques! Benimle hakikaten mevzuÅŸ! Benimle eskiden olduÄŸun benzer biçimde deÄŸilsin! Seni korkutuyorum sanki, bana kızıyorsun adeta…”

 

Tabii ki de kızıyorum sana; sevmemiÅŸ olsaydım, seninle öyle mutlu olurdum ki!” “So ÅŸekilde bana…” Gerede Masaj Salonu “… Seviyorum seni, seni seviyorum ve bu yüzden de… Bitmesini istemiyorum!” “Sen ölmeyeceksin ki!” Ölmek demedim, bitmek dedim… Bazı insanoÄŸlu var, ölüyor, sonrasında, öyle veya böyle, bir yolunu bulup yaÅŸamayı sürdürüyorlar…” Evet efendim, doÄŸal ki olacak, efendim,” dedi, otuz yıldan bu yana tanıdığım kapıcı, ama bir baÅŸkasıyla mevzuÅŸuyordu. Bana kızıyorsun, çünkü ben çok gencim ve seni sinirlendiriyorum, öyle deÄŸil mi?” “Laura, çekip gidelim buradan, çevrede Japonlar var, kameralarım çıkaracaklar, deprem olduÄŸu zaman hep yaparlar bunu… Jean, üzgünüm.” “Ben de öyle, Bay Rainier. Ne yaparsınız ki elden bir ÅŸey gelmiyor. Shakespeare, ‘Bir ÅŸeyler yapmayı bilmek gerek,’ demiÅŸ.”Laura burnunu siliyordu. “böyle mi söylemiÅŸ Shakespeare?”